16 Mart'tan beri evdeyim. Zorunlu birkaç çıkış dışında tüm zamanımı evde geçirdim. Bu perşembe ilk kez işe gideceğim. Korona virüsü ilk kez ne zaman kulağıma çalındı hiç hatırlamıyorum ama Ocak ayının sonlarında Işık'ı alışveriş merkezinin oyun alanına götürmekten hastalık korkusuyla vazgeçtiğimi hatırlıyorum. Yine de bu mevzunun birden bire tüm hayatın akışını değiştirme hızı şaşırtıcı ve... Continue Reading →
Değişim
Kitap okumak konusundaki yerleşmiş bütün alışkanlıklarım ve inanışlarım sadece birkaç ay içinde değişiverdi. Doğrusu eskiden okuduğu kitabı bitirene kadar yanında gezdiren, kitap pek sarmadıysa bile bitirene kadar kendine eziyet etmek pahasına başka bir kitaba dokunamayan ben, şu anda aynı anda dört kitap birden okuyorum üstelik bunların ikisi basılı kitapken biri e-kitap diğeri ise sesli kitap.... Continue Reading →
Urla Rüyası???
En son ne demiştim? Urla rüyası mı?? Evet okuyucu Urla'da yaşıyoruz daha doğrusu Urla'nın sakince, yeşil ve güzel bir semtinde ama bir Urla rüyası varsa da onu yaşamadığımız kesin. Eğer insanların hayalindeki Urla yaşamını sürüyor olsaydık aylardır bu bloga bir yazı yazabilmiş olurdum. Hayır okuyucu bu Urla rüyası falan değil, bildiğiniz kapitalist sistemin beyaz yakalı... Continue Reading →
Bir Başarısızlığın Anatomisi -7- Ve Son Ve Başlangıç
Ne demiştim en son? "Zinciri kırmak" değil mi? Evet tahmin edebileceğiniz gibi bu yazı dizisine konu olan 40 gün sürdürmeyi planladığım değişim zinciri bir anda kopuverdi ve yorgunluk, isteksizlik ve yaşam biçimimizin insanı sürükleyen akıntısının gücü beni yine önüne katıp sürüklemeye başladı.Bir analize ihtiyaç varsa eğer şunu söyleyebilirim: Bizi büyük atılımlar yapmak için cesaretlendiren hayallerimizse,... Continue Reading →
Bir Başarısızlığın Anatomisi -6- Zinciri Kırmak
2017 Mart Ayı...İstanbul... 7. GÜN Bir haftayı devirdik. Şu an için söyleyebileceğim şey : "Zinciri kırmadığım için mutluyum." Uyanma saatinde üç beş dakikalık kaymalar olsa da hedefi tutturduğumu söyleyebilirim. Sabahları yaptığım 10 dakikalık egzersiz harika geliyor bana. Gerçekten uyanmama yardım ediyor mu bilmiyorum ama ballı limonlu su da sanki işe yarıyor gibi. Sabahları... Continue Reading →
Bir Başarısızlığın Anatomisi -5 – Ah Şu AMA’lar…
2017 Şubat ayı... İstanbul... DÖRDÜNCÜ VE BEŞİNCİ GÜNLER... Görev: Sabah 5:45'te kalkmak: Tamam Görev: En az on dakika egzersiz: Tamam Görev: Her sabah bir bardak ballı limonlu su içmek: Tamam Beş günlük deneyim sonucumu şöyle aktarabilirim: Koyduğum basit hedeflerden vazgeçmemek bana iyi geliyor bu durum gün boyu moralimi ve kendime güvenimi ciddi biçimde yükseltiyor.... Continue Reading →
Bir Başarısızlığın Anatomisi -4 – Sokağın Sesleri
2017 Şubat ayında bir gün... İstanbul... ÜÇÜNCÜ GÜN Sabah tam zamanında kalkmayı başardım. Ballı limonlu su ve egzersiz de tamam. Hatta önceki güne göre epey sakin ve dünyaya karşı ılımlıydım. Sana da olur mu Okuyucu, hani bazen sokakta hızla yürürken yanından yöresinden geçtiğin insanların cümleleri sana dokunur bir anlığına..... Continue Reading →
Bir Başarısızlığın Anatomisi -3- Ommmm- şiiişşşt – piiiisssst- İmdaaat !!!!
2017 Şubat ayında bir gün... İKİNCİ GÜN… Neredeyse uyanamıyordum. Saatim 5:45’te çaldı ve ben yapılmaması gereken en büyük hatayı yapıp beynime kendini kandırması için gereken üç dört saniyeyi verdim. Neyse ki şansım vardı ve çok geç olmadan tuzaktan kurtuldum. 5:45’te olmasa da 5:50’de kalkmayı başarmıştım. Bu nedenle bugünü başarılı geçmiş sayıyorum. ... Continue Reading →
Bir Başarısızlığın Anatomisi -2- Erken Çok Erken…
Şubat 2017... Bir gün... 40 GÜN 40 GECE İnsanın kendini yeni baştan yaratması mümkün mü? Daha önemlisi bu gerçekten gerekli mi? Neden daha farklı olmaya çalışalım, daha iyi, daha mutlu ve daha ve daha olalım. Bunca çabanın ne anlamı var? Bu sorulara tek cevabım şu: “ Neden olmasın? Neden daha iyi, daha mutlu,daha dingin, daha... Continue Reading →
Bir Başarısızlığın Anatomisi -1- Türk Gibi Başlamak…
İnsanlar başarı hikayelerini sever. Ne de olsa başarı hikayelerinin insanı tatmin eden bir yanı var, sonuna geldiğinizde başarıyı sahiplenmek hoş. Ayrıca başarmış insanların birkaç sayfaya sığan, çoğunlukla idealleştirilen ve bir sürü kötü denemeden arındırılmış hikayeleri o "parlak yıldıza" yani hayallerinizdeki hedefe ulaşmanın o kadar da zor olmayabileceğini düşündürür ki bu düşünce aslında bir illüzyon ibarettir.... Continue Reading →